Spiga

Koca Yusuf kimdir?

Adını taşıdığım dedem anlatır dururdu Koca Yusuf'u, anlatırken üzülür sesi titrerdi.
-Yenmiş Amerika'daki bütün pehlivanları, çok altın kazanmış güreşlerden derdi, gemisi dönerken okyanusta kaza yapmış, kayıklardan birine çıkıp kurtulmaya çalışırken çekemedikleri için ve kayığı batırır bu dev adam korkusuyla kesmişler kayığa asıldığı parmaklarını, sonrada belinde sarılı kuşağındaki altınların ağırlığında batmış okyanusa boğulmuş." derdi.
----------------------------------------------------

Koca Yusuf Kimdir?
Koca Yusuf, 1857 yılında Bulgaristan'ın Şumnu kentinin Karalar köyünde doğdu. Küçük bir çocukken köyde danalarla boğuşmaya başlayan Koca Yusuf, sonra kispeti vücuduna geçirip güreşmeye başladı. Ünü, önce Deliorman'ı, sonra Kırkpınar'ı kaplayan Koca Yusuf, Türk güreşinin gelmiş geçmiş en büyük pehlivanı olarak tarihe geçti.

Yalnız Türk güreşinde değil, güreş dünyasında da büyük bir zirve olarak kabul edilen Koca Yusuf, ilk kez güreş tarihinin en büyük pehlivanlarından biri olan ve 26 yıl Kırkpınar'ın başpehlivanlığını elinden bırakmayan Kel Aliço'nun karşısında tanındı. 27'inci yılda da başpehlivanlığı rakipsiz alacağını umarak Kırkpınar'a gelen Kel Aliço, burada “Başa güreşeceğim” diyen Deliormanlı Yusuf isminde körpe bir çocukla karşılaştı.

26 yılın başpehlivanı Kel Aliço'nun böyle bir pehlivana yenilerek güreş dünyasındaki tahtını kaybetmesine kimsenin içi razı gelmiyordu. Havanın kararmasını fırsat bilenler güreşi yarıda bıraktırmak istediğinde Aliço'nun gür sesi er meydanını kapladı:

“A be burası Kırkpınar'dır... Er meydanıdır buncağaz. Burada yenişene kadar güreş tutulur. Zift fıçıları, çıralar ne güne duruyor? Tutuşturun oncağazları... Pişmiş güreş bırakılır mı hiç? Bu kızancağıza yenilmek kaderimde varsa bırakın yensin beni... Hem ben artık bu er meydanlarından çekileceğim. Aliço'yu yenmek talihini bir daha bu Yusufcağız nerede bulacak?”

Aliço'nun bu sözleri Yusuf'u öylesine duygulandırmıştı ki, gözyaşlarını tutamadı ve büyük ustanın eline sarılıp öptükten sonra titrek bir sesle ona adeta yalvardı:
“Ustaların ustası, pehlivanların pehlivanı, koçyiğit ağam benim. Gel bırakalım şu güreşi. Sözlerinle yendin sen beni. Elimde ayağımda derman komadın. Bu söylediklerinden sonra ben seni tutamam gayri. İstersen sen tut beni, vur sırtımı yere...”

Aliço da meydanı çevreleyen kalabalığı teşkil edenler gibi çok duygulanmıştı. Deliormanlı Yusuf'un alnına sıcak bir buse kondurdu:

“Bu meydan bundan sonra senindir artık. Senin gibi bir pehlivan ortaya çıktıktan sonra gözüm arkada kalmadan ayrılacağım buralardan. Ödül de, başpehlivanlık da senindir. İkisine de güle güle sahip ol. İkisi de sana helal olsun oğul.”

O günden sonra Türk güreşinde Koca Yusuf'un devri başladı. Er meydanlarında kasırgalar yaratıp rakip tanımayan bir kuvvet olarak ortaya çıkan ve yalnız cüssesinden ötürü değil, güreş değerinden ötürü de “Koca” sıfatını alan büyük Türk pehlivanı, yenecek rakip bırakmadı.

Bunu fırsat bilen organizatörler onu Avrupa'ya götürdüler. Koca Yusuf, Avrupa'dan sonra Amerika'da yaptığı güreşleri de kazandı. Koca Yusuf, Avrupa ve Amerika'daki güreşlerinden 800 altın kazandı. Bunları kemerine yerleştiren Koca Yusuf, yurda dönmek için Fransız bandıralı “La Buorgogne” adlı gemiye bindi. Gemi Atlas Okyanusu'nda sis yüzünden İrlanda bandıralı “Cromartyshre” gemisiyle çarpıştı. 721 yolcunun bulunduğu “La Buorgogne”, kaşla göz arasında sulara gömüldü.

Bu yazının aslı Haber 7 'den alıntıdır.
Kaynaklar:
Wikipedia, Koca Yusuf'un hayatı, Amerika günleri (İngilizce)

0 yorum:

Yorum Gönder

Merhaba;
yazılarımı okuyup, yorum yapmaya zaman ayırdığınız için teşekkürler...
Eminim ki; yorumlarınız saygı çerçevesi içinde olacaktır.